‘Şah is my penis! and
Khomeini is my ass!’
Meczup görünümlü amca böyle dedi. Eyvah amca başımıza iş açacaksın!
Kerim Han kalesinin yanında bir müze olduğunu duyduk. Müzelerden pek hazzetmesem de gitmeye yeltendik. Cuma gününün İran’da tatil olduğunu unutacak derecede gaflet halindeydik ki ancak müzenin kapısında fark ettik. Fakat bu gafletimiz bize çok daha kıymetli bir şey görmemizi sağladı, bir değişik insanla tanıştık. Ve yazımın girişindeki argo içerikli cümleler onun ağzından döküldü. İngilizce konuştuğu için sansürleme gereği duymadım. Çünkü yabancı dilde küfür, küfür değil, espridir. İnsan anadilinde küfür etmeli, edecekse eğer. Bu amca, ah ismini not etmeyi unutmuşum. Çok ilginç birisiydi. Bir çok dilde konuşabiliyordu; İngilizce, Almanca, Hintçe, biraz Fransızca ve doğal olarak Farsça. Ekibimizde yeterince dil çeşitliliği olduğu için amcayı çevire çevire faklı dillerde sohbet ettik. Ta ki İngilizceye gelene kadar. İngilizce olarak İran’ın geçmiş ve güncel siyasetini konuşuyorduk. Şah ve Humeyni’den hangisini kendisine daha yakın bulduğunu soruyordum ki yukarıdaki argo cümleler döküldü ağzından. Biraz yumuşatarak Türkçe’ye çevirsem abes olmaz umarım:
”Şah pipimdir
Humeyni popomdur”
Şuraya kocaman bir biiiip koyuyorum. Eğer hata yaptıysam beni affedin. Bu arada meczup amca rahatsız olmadan konuşsun diye fotoğrafını çekmedik.
Onun yerine netten şöyle bir görsel ile iktifa ediyoruz. Çok mu politik olduk;
Şiraz hakkında konuşacak şeyler bitmiyor. Bugün Şiraz’ın özgür havasından girip, yeşil bahçelerinde biraz soluklanıp, en nihayetinde Sadi Şirazi’nin huzurunda da manevi gıdamızı almaya çalışacağız.
İran’da özelikle bazı şehirlerde kadınların daha rahat kıyafetler giydiği gözlenir. Galiba rahatlık konusunda Şiraz en üst sırada geliyor. Özgürlükler şehri diyorlardı. Ondan sonra Reşt şehrini sayabilirim. En mezhebi şehirleri ise; Meşhed ve Yazd diye sıralarım kendimce.
Şiraz’da saçlarının bir kısmı açık olan kadınların sayısı bir hayli fazla. Ayrıca yüzlerinde de oldukça fazla makyaj olduğu gözlemlenir. Hatta İran geneli için şöyle bir tespit de yapılabilir; benzin fiyatlarına oranla makyaj malzemelerinin o denli pahalı olmasına rağmen en çok makyaj malzemesi satılan ülkelerden biridir İran.
Şarap şehridir Şiraz. Meşhur bağlarından yapılan şaraplar tüm dünyada büyük bir üne sahiptir. Ancak biraz ironik yanı bu üretilen şaraplar yalnızca yurt dışına gönderilip yurt içinde satılması kesinlikle yasaktır. Ancak İran’ın gizli yeraltı eğlence dünyasında tüketildiği iddia edilmektedir. Biz görmedik yalan söylemeyeyim.
Özgürlükler şehri demişken buyurun özgürlüğün rengi olan yeşilden bahsedelim. Şiraz şehrinin yeşil mekanlarından, yeşil tonlarından. Şiraz’da 2. günün ikinci yarısından sonra ne yapılır, ne yaptık:
Cihannüma Bahçesi (JehanNama Garden);
Cihannüma kelimesi Osmanlıcada da kullanılır. ‘Atlas’ kelimesi için Osmanlıcada genellikle ‘cihannüma’ kelimesi kullanılır. Kelime olarak ‘dünyayı gösteren’ demektir.
Hafız‘ın kabrine yakın olan bu bahçe dünyanın en eski bahçelerindendir. Şiraz’daki bir çok şeyde olduğu gibi bu bahçede de Zend Hanedanı Kerim Hanın payı büyüktür.
Şimdi siz Cihannüma bahçesinde oturup dinlenirken ben size Zend Hanedanlığından ve Kerim Ha’dan bahsedeceğim.
Zend Hanedanı ve Kerim Han
İran tarihiyle biraz ilgili olanlar bilirler ki İran’da Safeviler bir kaç hanedanlıktan oluşan bir süreçtir. Galiba her Safevi Hanedanlığı da kendisine farklı bir başkent seçmiştir. Bu yüzden ülkenin dört bir yanına yayılmış tarihi başkentleri mevcut. Tebriz, Rey, Kaşan, İsfahan, Şiraz… Bu İran’ın en sevdiğim yönlerinden birisidir. İşte Şiraz’ı başkent yapan ise Zend Hanedanıdır. Şiraz’ı Şiraz yapan demeyeceğim çünkü Şiraz’ı Şiraz yapan 13. ve 14. yüzyılda yaşayan Sadi ve Hafızdır. Ancak Zend hanedanının da Şiraz üzerinde çok büyük bir etkisi vardır.
Kürt-Türk karışımı bir aileden olan Afşar Hanedanı Nadir Şah’dan sonra yönetimi tamamen Kürt olan Zend Hanedanı devralmıştır. Kerim Han Zend İran Lek Kürtlerindendirler. Zend aşireti günümüzde de varlığını koruyup İran’ın en büyük Kürt aşiretlerindendir. Ülke yönetimini devralan Kerim Han Zend ülkenin başkentini Meşhed‘den Şiraz’a taşımıştır. Böyle başlamış güzel şehrin pay-ı tahtlık serüveni.
Ancak tuhaf bir durum var Meşhed Şehri’nin Nadir Şah’ı sahiplendiği kadar sahiplenmemiş Şiraz şehri Kerim Han’ı. Kerim Han’ın Kürt olmasından mıdır acaba. Yok canım, olsa olsa Şiraz’da bir daha ön plana çıkan hafız ve Sadi olduğundandır. Yoksa bana göre Safevilerin en güzel en insancıl handanı Zend’dir.
İşte bu oturduğunuz Cihannüma Bahçesi de Zend döneminden kalma bir bahçesidir. Bu bahçeyi bulmak için ‘Bağ-e Cehan-noma’ diye sorarsınız.
İrem Bağları:
Hey durun, daha bağlar yeşillikler bitmedi. Size dünyanın ve ahiretin en ünlü bağına, bahçesine götüreceğim: Bağ-e Eram, nam-ı diğer İrem Bahçeleri.
Türk edebiyatında da sıkça geçen meşhur İrem Bağları da Şiraz’dadır.
Kur’anı Kerim’de kıssası geçen İrem Bağları…. Hani Hud Aleyhisselama asi olup helak olan Ud kavminin İrem bağları bunlar…
İçerisinde de güzel bir bahçe bulunmaktadır. Ekstra övmeme hacet yoktur. İrem bağları işte.
Şöyle kenarından kendimi de göstereyim reklam olsun….
İrem Bağının balıklarından da göstereyim:
İrem bağlarının ortasında yer alan ufak göletlerde bu şekilde balıklar var…
Ve Sadi Şirazi’nin Şehri Şiraz:
Hafız’ı öve öve anlattık. Şimdi Şehrin öteki göz nurunu aynı minval üzerine nasıl anlatırız onu düşünelim. Güzel bir tevafuk oldu, Şiraz’ı anlatmaya Hafız ile başladık ve şimdi Sadi ile bitiriyoruz. Her ikisi de candır. Her ikisi de Osmanlı da okullarda okutulmuştur. Bizim kültürümüze de o denli girmişlerdir. Sadi Hafız’dan yaklaşık 100 yıl önce Mevlana ile aynı dönemde yaşamıştır. Sadi Şirazi, Mevlana ile karşılaşmış mıdır, onu bilmiyorum ama bu dönem yaşamak istediğim ikinci bir tarih sahnesidir.
Aramgah-e Sadi denen Sadi Şirazi’nin kabrinin olduğu yer Şiraz şehrinin kenarındaki bir mahallededir. Hafız’ın kabrinin olduğu mühite, Hafıziyeh’ye nispetle burası pek mütevazidir. Sadinin kabri Kanat diye isimlendirilen bir suyun geçtiği pek sakin bir yerdedir. Müthiş bir sükunet veren bir yerdir burası. Ziyaretçi sayısı Hafız’a oranla biraz daha azdır ancak onun da kabrini her daim boş bulmak mümkün değildir.
Şehir Merkezinden buraya otobüsler gelmektedir. Ekstra taksi tutmak gerekmez.
Farsçada atasözü gibi kullanılan şu sözü Necip Fazıl’a ilham olmuştur
Yek katre hun est ve hezar endişe
(İnsan bir damla kan, bin endişe)
Sadi’nin kabrinde ağlayan bir becceh (çocuk). Sadi’yi ziyareti tamamlamış artık mekandan çıkmak için hazırlanan ailesini hırçınlaşarak protesto ediyor. Taki yabancı gözlerin onun üzerinde olduğunu fark edene kadar.
Aşka uçma kanatların yanar. (sadi şirazi) ..
Aşka uçmadıktan sonra kanatlar neye yarar? (hz. mevlana)
Aşka vardıktan sonra kanadı kim arar? (yunus emre)
“Sevgisiz bakınca Yusuf bile çirkindir.
Şeytana aşkla bakınca onu melek sanırsın.”
-Sadî Şirazî
Paykan:
Paykan İran’ın şirin yanıdır. Modernizmin çirkin parlaklığına bir başkaldırıdır. İran görsel amorfluğuyla şahane uyum içinde olan imge. Bizim Hacı Murat’ımızın daha sahiplenmiş şekli….
Şiraz sokaklarında da avare avare dolaşın. Emin olun ki müzeleri gezmekten kat be kat iyidir. Dünyanın her yerinde müzeler aynıdır. Çıktığında kafanda bir yığın bulanık materyal hayali kalır. Halbuki bir şehrin sokağında 15 dk. kaldığında o şehirde yaşamış olursun. Yani o şehri bilmiş olursun. Siz de öyle yapın e mi…
“bulut, âb-ı hayat yağdırsa, yine de söğüt ağacından bir yemiş yiyemezsin. çünkü söğüt ağacının meyvesi yoktur. (kalp gözleri âmâ olmuş) alçak ve bozuk tabiatlı kimse ile vakit geçirme. çünkü hasır kamışından şeker yiyemezsin.”
Sâdî-i Şirazî Sonra bir fırına gidin taze İran ekmeği alın. Henüz tatsız modern usüllere geçilmeyen bir yöntemle yapılan ateş ekmeği. Yan bakkaldan da peynir domates aldığınızda İrem bağları size en güzel restaurant olur… Şiraz’da küçük ve değişik bir cami. İsmini not etmeyi unut muşum…. İrem Bağlarında yer alan bu yapı da bir hayli iddialı mimariye sahip.. Kerim Han Kalesinin cephesinden bir güzel detay… Hangi savaşı tasvir ettiği hakkında bir fikrim yok. Belki Afşar – Zend çekişmesidir.
Şiraz Halıları…. İran’da halıları meşhur epeyce bir yer var. Bunlardan birisi de Şirazdır. Önceki yazımda da bahsettiğim göçebe Kaşkay ve Kürt aşiretleri şahane halılara sahiptirler. Şiraz çarşısında bakmak mümkün. Şiraz’da bir el işçiliği süsleme yöntemi… İslam dünyasında Art Neuveau Avrupa’dan 600-700 yıl önce Divriği Ulu Camii ve Endülüs El-Hamra Sarayı ile başlamıştır. Ve anlaşılan Avrupalıların erken tükettiği bu akımı İslam dünyası yıllarca devam ettirecektir. Vekil Camiinden bir detay… Galiba bu yukarıdaki tezimi ispatlar niteliktedir… Süsleme budur. Budur art.
Yine Vekil Cami sütunları. Belirgin İslami bir forma sahipler…
Sadi’nin kabrindeki dokular hakeza şahanedir… Aşağıda Sadi’nin giriş kapısı; Ve Şimdi Sadi’nin naatlarından birini dinleyerek Şiraz’ı bir süreliğine geri dönmek üzere terk ediyoruz. Persepolis’e gidip döneceğiz.
Not: Bundan sonraki yazılarımın mail olarak gelmesi için sitenin sağ üst köşesindeki kutucuğa mailinizi yazıp gelen maili onaylamanız gerekmektedir. Diğer İran notlarım içinse:
Şiraz’da uygun otel fiyatlarını buradan karşılaştırabilirsiniz.
Omer Dogan
Latest posts by Omer Dogan (see all)
- Cebu (Filipinler) Seyahat Rehberi - 29 Ocak 2023
- Cami Mimarisinde Kubbe ve Minare Artık Gereksiz mi? - 30 Eylül 2022
- Pandemi Sürecinde Yapılacak En Güzel Aktivite: Dağ Yürüyüşü (Seul’de Dağ Yürüyüşü için En Güzel 4 Rota) - 28 Kasım 2020
- Çocuğunuza Chopsticks ile Yemek Yedirmeniz için 4 Neden. Chopsticksin Faydaları - 25 Eylül 2020
- Endonezya Gezi Notları 2 – Dünyanın En Korkunç Yanardağlarına Sahip Bölge; Toba - 25 Aralık 2018
0 yorum